24 Şubat 2011 Perşembe

Herkesin Zamanı Başka Zaman

"Hayatımın enteresan döneminde benimleydin
Kızdırdım seni
Ama yine dostuz ben öyle düşünüyorum
Değerlisin benim için söylemem öyle her an
Biliyorsun diye düşünüyorum.

Biliyorum."

Dendi biraz önce.

Evet acısı büyük olanlar acısını dindirip etrafa bakabilenler, ya da acısının içine aldıklarına acı verenler:

Aşık insanların sonrasında yaşattıkları ve yaşadıkları.

Aslında bunları yazarken kadın erkek ayrımı yok herkesin yaşadıkları aynı.

Hem gitmesine izin vermiş hem de acı çekiyor. Ama çaba göstermeyi bilmiyor.

Gitmemesi için elinden geleni yapmış ama giden yine de ben gidiyorum demiş iste.

Sonrası mı? İlk hayatına girene bir öncekine dair kusabileceği her şeyi kusar doğru ya da yanlış kendini suçluluktan kurtarabilecek her şeyi anlatır. Sadece suçlar onu ona yaşattıklarından dolayı. Ama kendine bakmayı unutmuştur yaptıklarını, yaşattırdıklarını, yapmadıklarını. Cehennemi yaşatır hayatındakine. Acısını ondan çıkartır acısını iyileştirecekmiş gibi ama nafile.

Bir tanesi de uzak durur izlemeyi tercih eder. Acıyordur çünkü aşktan sonra hala içi. Korkuları onu kendi kendine kalması için baskılıyordur. Aslında bakar kendine kendi kendine yetiyordur mutludur da ama nafile işte birbirimizin varlığına her zaman ihtiyacımız var. İzleyen ve izlenilen çok devam etmez buda böyle, biri gider zaten. Bir şeyin içine girmedikçe uzaklaşmak gitmek başka yöne bakmak gelir çünkü. Onu da kendi kendine bırakıp, zamanını doldurduğunda, size baktığında orada göremediği zaman anlayabilmesi olgunluğuna erişmesi için oturduğu koltuğunda bırakırsınız.

Bir diğeri kurtulmuştur o aşk efsanesinden ve hazırdır ve hazır olduğunda siz çıkarsınız karşısına ama başkadır sizin duydunuz his. Onunla olmak huzur verir, gülersiniz aklınızdakileri kurmaya vakit bulamadan geçiyordur zaman. Siz başka yerden o başka yerden bakıyor çünkü yaşanmışlık eş zamanlı değil asla. İşte kaybetmemek için atılan bir çaba olayı daha da beter bir yere taşır ve kırmışınızdır karşınızdakini bir daha gidişinizle beraber. Aşka küstürmüşünüzdür yine birini. Zaman gerekir o gülüp eğlenilen beraberce yaşanan günlere dönmek için. Her zaman dönemezsiniz aynı noktaya dönseniz de hep vardır arada bir açılmayan kapı.

Bir tanesi de vardır ki ondan pek yoktur diye düşünüyorum. Kapısının önünden geçecek ve budur deyip aşık olacağı kişiyi bekler. Ama öncesinde yine vardır bir aşk acısı. Hayatına sokmaz zaten birini ilişki tanımlamaz karşısındakiyle. Takdir edilecek yön şudur ki aşktan vazgeçmemiş yine. Hala umudu var !

Bu tarz tüm yaşananlarda, bu boyuttaki tüm beraberliklerde hep vardır bir tarafın bilmezlikten, görmezlikten, duymazlıktan gelmesi çokta klasiktir. Ama hep bir soru işareti de doğurur diğer tarafa acaba söylesem mi, anlatsam mi, sorsam mı, biz neyiz, nerdeyiz yine dedirtir işte.

İşte iki taraf çok zor biraraya geliyor gerçekten. Çünkü aynı zamanı yaşarken; yaşanmışlıklar, korkular, deneyimler, aşklar, küslükler, nefretler herkesin farklı yerden bakmasına sebep oluyor.

Aynı yöne, aynı yönden bakmadıkça da o yolun sonu hiç gelmiyor zaten.

21 Şubat 2011 Pazartesi

Dünün yaşanmışları bugünün kurguları

Sayfalarca yazılar hep aklımda ama yazmaya vakit yok. Ama Twiiitler havada uçuyor. Facebook güncelleniyor. BBM den mesajlar veriliyor. Eee be güzel kızım o kadar uğraşacağına iki paragraf yazsan kendin de rahatlayacaksın.
Bugün garip güzel geçmişe dair huzura doğru bir an yaşadım ve yazmak istedim iste.
Geçen haftalarda 3 kız arkadaş yemeğe gittik , evli bence mutsuz boşanma konuları fazlaca gündemde arkadaşım, her evlilikten bir çocuk ikinciylede terapi sürecinde olan bir diğer arkadaşım. Bekar olmanın keyfine o geceden sonra daha bir vardığımı itiraf etmem gerekiyor.
Sonuçta yaşamadığım bir şey yok, çıktığı yol neredeyse hep aynı gibi geliyor bana.
Bu arkadaşlarımdan biri benim Lise aşkımla çıkmıştı diğeri de 24 yıllık dostum o gece güldük andık adını.
Bugün MSN de karşılaştık. Dedim kulaklarını çınlattık geçen hafta kızlarla. Olayı anlattım güldük teknolojik yazışma o heyecanımıza yetmedi o sırada alo dedi. Naber napıyorsun derken dedi ki nolsun aynı işte Eylül de evleneceğim. Aaa dedim aşkı buldun sonunda yok aşkı bulmadım aslında ama artık olması gerekiyordu askerden döndüğümden beri istiyorum iyiyiz işte dedi. Ama dedi o eski kalp çarpıntıları seninle tanıştığımızdaki kalp çarpıntısı yok işte dedi.
Bizim tanışma hikayemize gelirsek Aşk Tesadüfleri Sever ile biraz dalga geçtim bu kadar da olmaz diye. Ama düşününce aslında olabiliyormuş. Yaş 18 lise son sınıf kursa gidiyorum. Suadiye den dolmuşa bindim bir durak sonra bir çocuk bindi arkaya oturdu. Dolmuş trafik olduğu için Kadıköy itfayenin oradan girdi ve ben o zaman gittiğim Ses Dersanesi önünde indim ve kursa gittim.
Akşamda yukarıda bahsettiğim çok yakın diğer arkadaşımda kalacağım. Babam izin vermiyor gece dışarı çıkmak için onda kalıyorum. Akşamüstü eve gittik. Yazlıktan bir arkadaşı aradı telefonda konuşuyorlar. Ankara dan İstanbul a yeni yerleşmişler , görüşelim falan diye aramış. Bende Ses e gidiyorum dedi. Oda üniversiteye hazırlanıyor anladığım kadarıyla hangi kursa gidiyorsun dedi. Evetttt karşımda şu anda diyor ve bana bakıyor dedi. Noluyor diyorum kopmuş gidiyor muhabbet.
Tamam o zaman yarın Ortaköy dedi ve telefonu kapattı . Anlat çabuk dedim. Sabah bindiğim dolmuşta benden sonra binen çocuk Ses te indiğimi görünce sormuş bu sabah bir kız indi üzerinde bu bu vardi sarı uzun saçlı bir kız çok hoştu falan filan demiş oda eveeet en yakın arkadaşım ve şu anda karşımda duruyor dedi. Ve ertesi gün biz kursu kırıp Ortaköy e gittik ve öylece başladık. İlk aşkım değildi ama ilk öptüğüm sevgilimdi. Kalbimin çarpıntısını gözlerimi kapadığımda hala duyabiliyorum ama bugün böyle bir çarpıntıyı hatırlamayı seviyorum çünkü yaşamayı artık hayal etmiyorum.
Tabi ki “they lived happily ever after” durumu olmadı. Bugün dedi ki keşke bazı şeyleri, başka zaman yaşasaydım yaşasaydık diyorum. Çünkü biz o ilişkiyi bugün veya artık ne istediğimizi algıladığımız yıllarda yaşıyor olsaydık çok farklı olacaktı olaylara bakışımız öyle değişti ki. Bugün hoşlandığı biriyle evlenmeyi düşünüyor ama öyle olması evlenmesi gerektiğine inandığı için aslında ne çarpıntı ne de aşk. Dedi ki bir kere yaşamam lazım belki ben de kaçacağım bir iki sene sonra. Eskiden sadece çıkmak vardı ilerisi için bir şey hiç düşünmedik kurmadık, kurgulamadık, kurgulatmadık kimse kaçmadı o yüzden sadece gitmek istediğimiz için gittik.
Çok güzel tesadüfler çıkmış karşıma ve yaşamışımız istediğimiz kadar.
O da dedi bugün hep anlatıyorum bu hikayeyi çok özel bir olay ve sen özelsin.
Bugün artık dostuz. Ne güzel dedi. Bende aynısını hissettim zaten sabahki konuşmamızdan sonra.
Eski sevgililer iyi dostlar bugün. Dostumuz olmayacaklar da var tabi. Onlar konu dışı :)
Hayatımızda geriye baktığımızda iyi günler, iyi dostlar, sadık arkadaşlar ve kalp çarpıntıları varsa önümüze bakmaya devam edebiliriz. Hiçbir şeyi kaçırmamışız sadece bazı şeyleri yanlış zamanda yaşamışız…